|
|
1590 yılının 21 Şubat günü şafak vaktinde, hazin matem çanları Sixte-Quint'in ve papaların ülkesi Roma'da çınlıyordu. Aynı zamanda hala karanlık olan sokaklarda yayılan boğuk gürültü, kalabalık bir kitlenin esrarengiz bir randevuya doğru yürüdüğünü gösteriyordu. Bu randevu, bir idam sehpasının hazırlanmış olduğu "del Popolo" Meydanı'ndaydı. Orada, biraz sonra, celladın ellerinde parlayan balta bir kafanın üzerinde kalkacaktı ve cellat onu saçlarından tutarak Roma halkına gösterecekti. Bu kafa, son asırların en acayip macerasını hatırlatan, sihirli ismi idam sehpasının etrafındaki halk tarafından hayranlıkla fısıldaşan, genç ve güzel bir kadına ait olacaktı.
(Kitabın İçinden)
"Pardayanlar'dan çok şey öğrendim. Öğrendiklerimin başında bir takım 'değerler' ve 'inançlar' gelir. Bunlar benim yaşamım bakımından son derece önemlidir...
Pardayanlar, tüm tarihsel romanlar gibi, tarihin 'çok özel' ve 'bireye göre çarpıtılmış' bir biçimi olmakla birlikte, evrensel açıdan belli tepe noktalara koşut bir anlatım izler...
Bir takım temel bilgilerle ilk kez Pardayanlar aracılığıyla karşılaştım.
Hıristiyan dini içinde önemli ayrılıklar olduğunu... engizisyonun korkunçluğunu... 'Saray Entrikası' kavramını, kilisenin gücünü... ve daha bir çoğunu Pardayanlar'dan öğrendim...
Şövalyeliği; 'kudret karşısında dalkavukluk etmemeyi'; 'haklıdan yana olmayı'; 'paraya pula fazla önem vermemeyi'; temizlik ve uyumu; güzel kadınlar uğruna, hele bir de bunlar zengin ve kudretli ise ilkelerden fedakarlık etmemeyi; cesareti hep Pardayanlar'dan öğrendim."
- Emre Kongar-
"İnsanlar ikiye ayrılır. Pardayanlar'ı okuyanlar ve okumayanlar.
Pardayanlar'ı okuyanlar gizli bir örgütün üyeleridir, kendilerine özgü dilleri, işaretleri, zevkleri vardır. (Bu örgüt üyeleri) Pardayanlar'ı okumayanların arasında gurbette yaşarlar ve hep birbirlerini ararlar...
Küçük bir çocuk, okuma macerasına Pardayanlar'la başlarsa, bu maceradan ömrü boyunca kurtulamaz artık. Kitapların insana nasıl inanılmaz bir zevk verdiğini öğrendiğinden, hep o zevkin peşinde koşar.
Her Pardayancı, bir Pardayan olamadığı için üzülür. Ve onlar, olmayan uzun tüylü şapkalarıyla eski kitap satan dükkanlarda mahzun mahzun dolaşırlar. Onları, olmayan şapkalarından ve hüzünlü gülümsemelerinden tanırsınız hemen..."
- Ahmet Altan -
(Tanýtým bülteninden)
Bu kitaba video yüklemek ister misiniz?
Bu kategorinin çok satanlarý
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Bu kategorinin ilgi görenleri
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Bu kitabý alanlar bunlarý da aldý
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |