Türk dış politikasının ana ekseni olmayı sürdürüyor. Ama ne yazık ki, ülkemiz açısından böylesine temel bir önem taşıyan bu sorunun ardında yatan nedenlerle ilgili sağlıklı bilgiler bilinçli biçimde kamuoyunun dikkatinden uzak tutulup, gelişen olaylar hep resmi politikanın merceğinden ve çoğu kez de manipülatif teknikler kullanılarak yansıtılıyor.
Ahmet An'ın bu kitapta yer alan yazılarında, Kıbrıs sorunu resmi politikanın
dışında kalan bir Kıbrıslı Türk'ün bakış açısıyla bakılıp değerlendirilmekte
ve büyük güçlerin Doğu Akdeniz'deki oyunlarına ışık tutan, çarpıcı açıklamalar ve zengin belgelerle desteklenmektedir.
Örneğin, Rauf R. Denktaş'ın 27-28 Ocak 1958 olaylarında ölenler için söylediği,
"Bu ölüler bize lazımdır; dünyaya sesimizi bu ölülerle duyuracağız," şeklindeki sözünden, 1974 yılında dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Callaghan'ın, "Siz bir bataklığa giriyorsunuz. Mr. Güneş, bugün Kıbrıs sizin ordunuzun esiridir, ancak yarın ordunuz Ada'nın esiri olacaktır," deyişine ve Güneri Civaoğlu'nun aynı günlerde Dışişleri Bakanı Turan Güneş'e atfen yaptığı, "Hele biz Ada'nın yarısını alalım, oldubittiyi yapalım, yirmi yılda sökemezler bizi oradan," şeklindeki açıklamalarına kadar...
Ülkenin kendi kaderinin belirlenmesinde ada halkının dışlanmaya çalışıp sorunların sürekli dış güçler tarafından kışkırtıldığı ve Türkiye'nin Temmuz 1974'teki askeri harekâtıyla yeni bir boyuta sıçrayan bir ülke olan "yavru vatan" Kıbrıs'la ilgili
bu çalışma, Kıbrıs'ın güneyinin Avrupa Birliği'ne alınmasının ve bütün adanın
geleceğinin yeniden gündemin odağına yerleştiği şu günlerde bir boşluğu
doldurarak sorunun daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunacaktır.