İsveç’in uluslararası alanda en çok tanınan yazarlarından biri de Henning Mankell’dir. En az kendisi kadar ünlü olan kahramanı Dedektif Wallander’in maceraları II. Dünya Savaşı’ndan bu yana en çok satan kitaplar arasında hala yerini korumaktadır. Tüyler ürpertici bir, iki cinayetle başlayan romanlarında Mankell gerilim dozunu sürekli yüksek tutmayı başarır.

Usta bir dedektif: Wallander

Okuyucular Wallander ile ilk kez İsveç’te 1991’de yayımlanan Ölümün Karanlık Yüzü isimli kitapla tanıştılar; kırk iki yaşındaki dedektif Kurt Wallander berbat bir haldeydi. Karısı onu terk etmişti ve dedektif üç ay içinde yedi kilo almıştı. Yorgun, uykusuz ve kendine zarar verecek kadar işkolikti. Sürekli hazır yiyeceklerle besleniyor ve bunun neticesinde bağırsakları bozuluyordu. Meslektaşları birkaç kez onu aşırı alkollü araba kullanırken yakalamışlar ama hakkında kovuşturma açmamışlardı. Babasında bunaklık alametleri başlamıştı ve iş yaşamındaki en iyi dostu kanserden ölmek üzereydi. Ayrıca korkunç bir cinayet soruşturmasını yürütürken, bir kundakçı tarafından çıkarılan yangında ölmesine ramak kalmıştı. O zamandan beri yaşantısı sürekli kötüye gidiyordu. Bir Adım Geriden adlı romanında merhum Dedektif Morse, Wallander’in yanında uçan bir kuş kadar mutlu ve neşeli kalır.

Bir adım geriden

Roman dedektifin direksiyon başında uykuya dalıp ölümcül bir kaza geçirmesiyle başlar. Wallander’in sağlığı bozulmuş şekeri yükselmiştir ve prostattan yakınmaktadır. Aşırı şişmandır, tansiyonu yüksektir ve gün geçtikçe bozulan İsveç toplumu onu iyice huysuz bir adam haline dönüştürmüştür. Roman boyunca süren belirgin bir olumsuz hava vardır ve karamsarlık kendi içinde bir ilaç gibidir; Mankell “Birçok kişi karamsarlığı tipik İskandinavyalı davranışı olarak tanımlıyor,” diyor. “Belki bu bize atalarımızdan miras kaldı.” Ancak Mankell okuyucularının özellikle de İsveç Polis Teşkilatı’ndakilerin onun karamsar eserlerini çok sevdiklerini itiraf ediyor.

Bir Adım Geriden, yaz dönümü gecesi üç gencin ormanda düzenledikleri eğlencede cinayete kurban gitmeleri ile başlar. Gençler, gözetlendiklerinden habersizdirler ve bu onların sonunu hazırlayacaktır. Kısa bir sonra da Dedektif Wallander’in meslektaşlarından biri de cinayete kurban gidecektir.