bilmeyen, adını çoluğumuz çocuğumuz kadar sık telaffuz ettiğimiz,
ama bugüne kadar en ufak bir yaramıza merhem olduğunu da
hatırlamadığımız bir kurum; bize daima kurtuluşumuz diye pazarlanan,
fakat acı reçeteleriyle her zaman ipimizi çekerek bir nevi cellat rolünü üstlendiğini hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak denli kanıtlayan...
Ve bir gün patlak vererek dünyayı sarsan Arjantin krizi: Argentinazo. Bir hafta içinde değişen beş devlet başkanı, bankaların kapatılması, halkın isyanı, yürüyüşler, protestolar, tencereli gösteriler. Arkasından Uruguay... Tıpkı daha önce Türkiye, Brezilya, Meksika, Güney Kore'de yaşanan büyük krizler gibi; hep aynı senaryolar, ezilen yoksullar için hep aynı trajediler...
Bir de IMF'nin bizdeki şampiyonları kalkmış, "İyi ki Arjantin değiliz,"
diye timsah gözyaşları döküyorlar, Şubat 2001'deki krizden bu yana
işini kaybeden 2 milyon çalışanın gözlerinin içine baka baka.
Yürekleri ağızlarında, biliyorlar çünkü, "Ya bu cennet vatanın
emekçileri de kafayı bozup bu ülkeyi Arjantin'e çevirirlerse," diye.
Masis Kürkçügil'in hazırladığı ve Nesrin Sungur, Özlem Onaran,
Mustafa Sönmez ve Hayri Kozanoğlu gibi yazarların çalışmalarının da
yer aldığı Bizim İçin Ağlama, IMF! başlıklı bu derleme, IMF'nin ve Dünya Bankası'nın borçlandırma ve kemer sıktırma politikalarıyla azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere nasıl bir boyunduruk vurduklarını, dişiyle tırnağıyla çalışarak geçinmeye çalışan sıradan insanların hayatının nasıl bir karabasana dönüştürüldüğünü ortaya koyuyor...