Aslında makamları yoktur, hükümleri vardır. Asarlar ve asılırlar, vururlar ve vurulurlar...
Anlattıklarımız sadece "Makbul" iken "Maktul" olanlar değildir. "Muhteşem Süleyman"ın "Muhteşem cellat"lığından, Akbaş Hamdi'ye, başları hep yüksekte kalan Alfred Rüstem'den Bulgar Sadık ve Binbaşı Kamil'e kadar, ölümlerine bedel biçmemiştir onlar... Tanrının "Azrail"inden başka "cellat" tanımayanlardan, "infaz"ı iş edinenlere kadar oluşan, ibret verici bir geçmiş...
Üstelik gayr-ı resmi, üstelik ilk defa yayınlanan belge ve fotoğraflarla...