Yeni keşifler sayesinde Sevilla Limanına su gibi akan altın, paranın değerini düşürmüş, evlilik ve aşk kavramlarını yozlaştırmıştı. Bu çalkantıların ortasında doğan Juan Tenorio, bir manastırın ahırına terk edilmişti.
Rahibeler tarafından gizlice büyütülen Juan, tüm kadınları sevmeyi ve onlara tapmayı öğrenmişti. Rahip olmaktan başka bir şey düşünmeyen genç adam sonunda rahibelerden birine aşık olur. Bu ilişki ortaya çıkınca Juan kiliseden ebediyyen ayrılmak zorunda kalır. Bir süre, güçlü Marki de la Motanın himayesinde casus olarak yetiştirilen Juan aynı zamanda kadınları baştan çıkaran dünyanın en ünlü çapkını unvanını da kazanır.
İmparatorluğun en güçlü adamlarından biriyle düello yapmak zorunda kalınca, her türlü ahlaksızlığa karşı savaş açan Engizisyon Mahkemesi Başkanının elinden kurtulmak için ülkeden kaçmaya zorlanır.
Marki, ona, sayısız kadınla yaşadığı aşk maceralarını bir günlüğe yazmasını söyler. Don Juan, tuttuğu bu günlükte yaşadığı büyük aşkları ve şehvet sanatının ustası oluşunu itiraf ediyor ve sonunda aşk çılgınlığına karşı koyamayarak tüm diğer kadınları unutmasına neden olan bir güzel için yaşamını nasıl feda ettiğini anlatıyor. İşte, elinizde tuttuğunuz bu kitap onun kayıp günlüğüdür.