bir kadın Memlûka. Kısa sürede de kulağı geçen boynuz misali "Kahire'nin en çok aranan portre fotoğrafısı" oluveriyor. Bu serüvende, poz veren insanların görüntü sahteliğinin yarattığı sıkıntıdan kaçmaya çalışan birisidir o. İlk fırsatta da kendisine göz kırpan bir aşkın ve poz vermeyen çoğunluğun portrelerinin peşine düşüp, 19. yüzyıl sonlarının işgal altındaki, ama mutlu azınlık sefahatinin hiç eksik olmadığı Kahire'yi, üç çocuğunu, kocasını, poz odasını, karanlık banyosunu terk eder ve yanına sadece küçük portatif makinesini alır...
İnsanlar günümüzde fotoğrafın bir sanat olup olmadığını, karta hapsedilen
ân'ın sonsuz mu yoksa ölümlü mü olduğunu tartışa dursunlar, Robert Solé, bu inanılmaz derecede sürükleyici romanında, görüntü ile zaman arasında sıkışmış insana ve bütün sanatçılara kadınca bir ders vermektedir: "Ben fotoğrafçıyım ve öyle kalacağım. Ama işe baştan başlama imkânım olsaydı, insanlara da modellere gösterdiğim aynı özeni ve ilgiyi gösterirdim."