Kopya kişinin kıldığı namaz geçerli midir? diye soranların, uzaylı görünce taş atanların, işkembe-kokoreç yasaklanır diye ABden soğuyanların, yeni dökülmüş betona imza atanların hikâyesi...
Haftasonu ödevini pazar akşamına sıkıştıranların, bi arkadaşa bakıp çıkanların, duvarlarına geyikli halılar asanların, cep mesajından destan düzenlerin hikâyesi...
Adaleti mafya tezgâhlarında arayanların, Susurluktan sadece ayran çağrışımı çıkaranların, mermi manyağı yapanların/yapılanların, her şeye ülkücü ad bulanların hikâyesi...
Otobüste cam kenarında oturan, akşamüstü hüzne dalan, Aziz Nesine rakı kadehiyle rahmet okuyanların hikâyesi...
Her şeye ama her şeye alaturka bir tını verenlerin hikâyesi...
Tebessümden öte bir şey var bu kitapta... Belki muzip bir kahkaha, belki de derin bir iç çekme...
Hâl-i pür melâlimiz işte...